Obezite sadece kalp krizini değil kan kanseri riskini de artırıyor

Obezite, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından, sağlık için risk oluşturan anormal ve fazla yağlanma olarak tanımlanmaktadır. Kişinin vücut ağırlığının (kg), boyunun metre cinsinden karesine (m²) bölünmesiyle saptanan Beden Kitle İndeksi (BKİ), obezitenin kaba göstergesi olarak kullanılmaktadır. Buna göre, BKİ değeri 25-29.9 aralığında olanlar fazla kilolu, ≥ 30 olanlar ise obez olarak değerlendirilmektedir. BKİ, 30-34.9 aralığı sınıf 1 obezite, 35-39.9 aralığı sınıf 2 obezite, ≥ 40 ise sınıf 3 obezite olarak sınıflandırılmaktadır.

Obezite-kanser ilişkisi, hem sistemik hem de hücresel düzeyde pek çok farklı faktörün etkileşimi nedeniyle oldukça karmaşıktır. Obezitede düzeyi değişen çeşitli hormonların, metabolik ve immün düzenleyicilerin, tümörün yakın ve uzak çevresinde etki ederek tümörün büyümesine, yayılmasına, kontrolünün zorlaşmasına katkıda bulunduğu bilinmektedir.

Obezite ile kanser riski arasında oldukça kuvvetli ilişkiler tanımlanmıştır. Obezitenin hayatı tehdit ettiği en sık 10 kanser erkeklerde sırasıyla; karaciğer, pankreas, mide, yemek borusu, kalın bağırsak, safra kesesi, multipl miyelom, böbrek, Hodgkin dışı lenfoma ve prostat kanseri olarak bulunmuştur. Kadınlarda ise obezite ile ilişkisi olan 12 kanser sırasıyla; rahim, böbrek, rahim ağzı, pankreas, yemek borusu, safra kesesi, meme, Hodgkindışı lenfoma, karaciğer, yumurtalık, kalın bağırsak ve multipl miyelom olarak bildirilmiştir.

Obezitenin hematolojik kanserlerle olan ilişkisi, özellikle sağ kalım üzerine etkileri tanımlanmıştır. 2008 yılında Lancet’te yayınlanan çalışmada; BKİ’deki her 5 kg/m²’lik artış ile hematolojik kanserlerden multipl miyelom sıklığında erkeklerde ve kadınlarda %11; Hodgkindışı lenfoma sıklığında erkeklerde %6, kadın- larda %7; lösemi sıklığında da erkeklerde %8, kadınlar- da %17 artış olduğu ortaya konulmuştur.

Lösemiye bağlı hayatını kaybetme riskinin obezlerde

1.29 kat fazla olduğu 2012 yılında yayınlanan bir derlemede gösterilmiştir. BKİ’deki her kg/m²’lik artış ile lösemiye bağlı hayatını kaybetme riskinde erkeklerde %1.9, kadınlarda %1.2’lik artış saptanmıştır. Akut promiyelositer lösemili obez hastalarda, 1.72 kat azalmış sağ kalım ve 1.53 kat azalmış hastalıksız sağ kalım bil- dirilmiştir. Çocukluk çağı lösemilerinde de tanıda obez olmanın azalmış toplam ve hastalıksız sağ kalım ile ilişkisi tanımlanmıştır. Bu ilişki akut lenfoblastik lösemide daha dikkat çekicidir.

Çağımızın sorunu obezite ile savaş, obezitenin kanser gelişme riski ve kanserin seyrine etkileri göz önüne alındığında ayrı bir önem taşımaktadır. Bu anlamda, öncelik elbette obezitenin hiç gelişmemesi için uğraşılmalıdır. Gereğinden fazla kalori almamak, dengeli beslenmek ve düzenli egzersiz yapmak tüm bireylerin özen göstermesi gereken konulardır. Obez ya da fazla kilolu kişilerin ise dengeli beslenmeyi bozmadan kalori kısıtlaması ve egzersiz yapması, obezite ile savaşın ana hatlarını oluşturmaktadır. Bunlara ek olarak doktor önerisi ile uygulanabilecek bireyselleştirilmiş tedavi seçenekleri de obezite ile savaşta yer almaktadır.

Lösemi Lenfoma Miyelom Hastaları ve Araştırma Eğitim Birliği Derneği (LLMBİR)
https://www.losemilenfomamiyelom.org/

Kategori Blog

Tags:


İlişkili Makaleler




Bir cevap yazın