Yeni Gelişmeler

Lösemi, Lenfoma ve Miyelom hakkındaki en yeni gelişmeler

Tıp alanında önemli bilimsel dergilerden olan Lancet Onkoloji Dergisi’nde iklim değişikliği ile kanser vakalarındaki artışa dair önemli bir makale yayımlandı. Bu makalede 2015 ile 2019 yılları arası bugüne kadar kaydedilmiş en sıcak 5 yıl olarak bildiriliyor. Endüstri öncesi döneme göre insan aktiviteleri etkileri, özellikle fosil yakıtların daha fazla kullanılmasıyla ısıda yaklaşık 1 derece artış gözlendiğine dikkat çekiliyor. Bu durum buzulların erimesine, denizlerin yükselmesine, okyanusların ısınmasına, beklenmedik (ekstrem) hava olaylarının oluşmasına neden oluyor. Bu değişikliklerin insan hayatı üzerine de etkileri çok, özellikle de sosyoekonomik olarak zayıf ülkelerde.

Kanser hastalığının artması da bu etkilerden biri. Hava kirliliği, ultraviyoleye maruziyetin artması, su kaynaklarının ve gıda stoklarının azalması, endüstriyel toksik madde maruziyeti ve enfeksiyonlar kanser gelişimini hızlandırıyor. Bu nedenlerle akciğer, cilt, mide, bağırsak ve karaciğer kanserler vakaları her geçen gün artmakta. COVID-19 pandemisi döneminde kısıtlamaların etkisiyle kısmen de olsa hava kirliliğinde azalma gözlendi, bu durumun uzun vadede etkileri merak konusu.

Kanada’da kimya mühendisleri 4 poşet çay markasını test ettiler. Poşetlerden çayları çıkartıp poşetleri kaynamış suya batırdılar- yani demlemeyi taklit ettiler-bu sırada suda yapılan ölçümlerde her bir poşetten 11.6 milyar mikroplastik ve 3.1 milyar nanoplastik parçacık salındığını buldular.

Elimizde bu rakamların insan sağlığı üzerinde ne tür bir etki yaratacağına dair henüz bulgu yok. Mcgill Üniversitesi 40 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda plastiklerin çok büyük ölçüde parçalandığını gösterdi. Dolayısı ile bunları içen insana nasıl bir zarar vereceği henüz devam eden bir tartışma konusudur. Ancak başlangıç olarak omurgasız canlılarda yapılan toksisite değerlendirmeleri; çay poşetlerinden salınan parçacıklarının doza bağımlı olarak gelişimsel sorunlara yol açabileceğini göstermiştir.

Haberin kaynağı

Yeni yayınlanan bir faz 2 çalışma sonucu ileri evre Hodgkin Lenfomalı hastalarda tedavi seçeneklerine bir yenisini daha ekleyecek gibi görünüyor.
Bu çalışmada; immunoterapi + kemoterapinin etkinliği 51 hasta üzerinde incelenmiş ve 1. basamakta immunoterapi ilacının kullanımını takiben kemo-immunoterapinin uygulanmasıyla son derece ümit varedici sonuçlar elde edilmiştir.

Haber Kaynağı

Vücut yağlanma parametrelerinden olan vücut kitle indeksi(BMI), bel çevresi, bel kalça oranı gibi ölçümerin değerlendirildiği bir meta analiz sonucuna göre; özellikle erken erişkin dönemde(18-21 yaş arasında) vücut kitle indexi ve vücut yağlanma ölçümleri yüksek olan bireylerde, hemen hemen tüm hematopoetik tümörlerin(Hodgkin ve nonHodgkin lenfomalar, akut ve kronik lösemiler ve mültipl myelomun) görülme riski %9 -%19 oranında artmış bulunmuştur. Bu hastalıklardan ölüm oranları incelendiğinde; bu grup hastalarda %15-17 daha yüksek saptanmıştır. Bu çalışmada ayrıca uzun boyluluğun da lenfomalarda %10, lösemilerde %7 , miyelomlarda da %5 artış nedeni olduğu dikkati çekmiştir.

Haber Kaynağı

Çinde yapılan bir büyük çalışma sonucuna göre; Tip2 diyabetli erkeklerde %32, kadınlarda ise %64 oranında diyabet olmayan akranlarına oranla daha fazla kanser gelişmektedir. Tip2 diyabetli erkeklerde aynı yaş grubuna nazaran 11 tip kanserin, kadınlarda ise 13 tip kanserin ortaya çıkma ihtimali saptanmıştır.

Çalışmanın sonucunda bilim insanları diyabetik hastalar için özel kanser tarama stratejileri geliştirilmesini önermişlerdir.

Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi FDA daha önce hiç tedavi olmamış KLL/SLL (Kronik Lenfositik Lösemi/ Small Lenfositik Lenfoma) hastalarında kemoterapi olmayan akıllı ilaçlara; Venetoclax+Obinutuzumab kombinasyonuna onay vermiştir.

Bu onaya dayanak olan Faz-3 çalışmada kontrol grubuna göre bu kombinasyon, hastalığın ilerleme riskini %67 oranında azaltmıştır. Ayrıca bu kombinasyonun cevap oranları da daha fazla olup, kemik iliğinde minimal kalıntı hastalık negatifleşmesini de çok daha yüksek bir oranda sağlamıştır.

Bu çok önemli çalışmanın sonuçları Haziran ayında Amerikada yapılacak ASCO kongresinde sunulacaktır.

Çocuklukta antibiyotik kullanımı ve Hodgkin Lenfoma gelişimi riskini araştıran bir Danimarka çalışması yayınlandı. 1997-2015 yılları arasında 10-25 yaşlarında Hodgkin Lenfoma gelişen genç erişkinler erken çocukluk dönemlerinde antibiyotik kullanımları açısından değerlendirildi;

0-9 yaş çocuklar arasında fazla antibiyotik kullanımı ile immun sistem bozukluğu ve genç erişkinlikte Mikst Selluler Hodgkin Lenfoma gelişiminde istatistiksel olarak anlamlı bir artış saptanmıştır.

Az antibiyotik kullananlarda ise Nodüler Sklerozan Hodgkin Lenfoma sıklığı anlamlı olarak daha fazla olup, bu durum geç infeksiyon hipotezi ile açıklanmaktadır.

Multipl Myeloma’da Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi FDA tarafından bir faz 1 çalışması kapsamında kullanılmak üzere onay verilen deneysel bir tedavi yönteminde ilk defa allojeneik CART tedavisi araştırılmaya başlanmıştır.

UCARTCS1 tedavisi olarak da isimledirilen bu deneysel ilaç CART tedavisindeki T hücrelerini ortamdan uzaklaştırarak daha başarılı bir sonuç elde edilmesini hedeflemektedir.

Dünyanın en saygın tıp dergilerinden birisi kabul edilen New England Journal of Medicine Dergisinde, yeni yılın ilk sayısında iki önemli çalışmanın sonuçları yayınlandı. Bu çalışmalarda 50 yaş ve üzeri erkeklerle 55 yaş ve üzeri kadınlarda; günde 2000 Ü D vit ve 1 gr omega-3 takviyesinin kanser ve kalp damar hastalıklarını önlemede herhangi bir etkilerinin olmadığı gösterildi.

Doğal, sağlıklı ve dengeli beslenme dışında arayış içinde olanların, bunlar ve benzerleri gibi daha pekçok takviyelerin kullanımında mutlaka hekimlerinden onay almalarını öneririz.

Aşağıda İngilizce linkinde paylaştığımız gibi; Icluzig isimli ilacın sahteleri tespit edilmiştir; Türkiye, İsviçre, Arjantin’de ve internet üzerinden satışlarda PR072875 (45mg) ve 25A19E09 (15mg) seri numaralı ürünlerde ilacın içindeki ponatinib etken maddesi yerine birkaç mg paracetamol’ e rastlanmıştır.

https://www.who.int/…/publ…/drugalerts/drug_alert-2-2019/en/

Amerikan Gıda ve ilaç Dairesi FDA, 6 Şubat tarihli raporunda, ABD de 2010’dan bu yana 660 adet meme implantına bağlı anaplastik büyük hücreli lenfoma vakası bildirildiğini açıklamıştır.

Aynı raporda; bu tür nadir görülen lenfomanın hem silikon jel, hem de tuzlu suyla doldurulmuş meme implantlarının kapsüllerinin çevresinde gelişebileceği ve implant takıldıktan sonra lenfoma gelişimine kadar geçen ortalama sürenin de 9.2 yıl olduğu belirtilmektedir.

Bu yıl Almanya’da yapılan Avrupa Kemik İliği Nakli Derneği (EBMT) Kongresinde; kadınların kemik iliği nakli sonrasında arzu etmeleri halinde, suni üreme tekniklerinden faydalanarak sağlıklı normal bir gebelik dönemi sonrasında, normal kilolu bebekler dünyaya getirmelerinin mümkün olabildiği açıklandı.

Avrupa’da uyumlu-gönüllü kök hücre vericilerindeki ırksal farklılıklar üzerinde yapılan bir çalışmada şu hususlar dikkati çekmiştir;

1-Uyumlu transplant imkanı Avrupalıların %67’sinde olurken, diğerlerinin %33’ünde olabilmiş.
2-Avrupa’nın diğer bölgelerine nazaran güney Avrupalıların büyük çoğumluluğu tam uyumlu donör bulamamışlar(%41’e %64-77)
3-Afrika kökenlilerin tam uyumlu transplant şansı en düşük olmuştur.

Amerikan Kanser Araştırmaları Derneği(AACR)nin son kongresinde sunulan bir çalışmada, bir haşere ilacı olan permethrin kullanan çiftçiler üzerinde yapılan bir araştırmada permethrin kullanımından 1 gün sonra dahi kırmızı kan hücrelerinde gözle görülür bir azalma olduğu ve bu azalmanın 3 hafta kadar devam ettiği, ayrıca olgunlaşmamış granülosit denilen beyaz kan hücrelerinin de sayısının arttığı gösterilmiştir.

Araştırmacılar bu çalışmanın sonucunda permethrine maruz kalmanın inflamatuar ve hematolojik etkileri olduğunu ve permethrinle çalışan çiftçilerde multipl miyelom dahil olmak üzere çeşitli kanserlerin arttığı gösterilmiştir.

Yine dikkat çekilen bir konu da permethrinin haşere ilaçlarında değil evde kullanılan ürünlerin de içinde bulunduğudur.

Örneğin; sivri sinek kovucu spreylerde, evdeki haşereler için kullanılan spreylerde, evcil hayvanlar ve insanlar için kullanılan bit ve uyuz şampuanlarında da bulunmaktadır.

https://www.myelomacrowd.org/blood-changes-after-pesticide/

İsveç’te yapılan bir araştırmada evlenmemiş veya boşanmış, eğitim düzeyleri düşük Mantle Cell Lenfoma (MCL)’lı hastaların tedavinin önemli bir parçası olan kendinden kök hücre nakli işlemini daha az kabul ettiği ortaya konuldu.
Bilindiği üzere Hodgkin dışı lenfomaların alt tipi olan yaklaşık %5 sıklıkta görülen Mantle Cell Lenfoma’da ilk tedavilerle hastalık kontrol altına alındıktan sonra otolog kök hücre nakli yapılması tedavi başarısını son derece olumlu etkilemekte. İsveç’te 2000-2014 yılları arasında MCL tanısı konulmuş 18-65 yaş arası 369 hastanın değerlendirildiği bu çalışmada, hastaların %40’ın otolog kök hücre ile tedavi edilmediğini, bu grupta da evlenmemiş veya boşanmış kişilerin evlilere göre daha yüksek oranda olduğu saptandı. Bununla birlikte düşük eğitim seviyesi ve ek başka hastalıkları olanların da aynı şekilde kök hücre tedavisini daha az kabul ettikleri gösterildi.

Lenfoma ile mücadele artık eğitim seviyesi de önemli. Lenfoma olsanız bile eğitim seviyenizi yükseltirseniz başarı şansınız yüksek olacaktır!